Per. Kas 21st, 2024

Yazar ve fotoğraflar: Fatih Šabović
Twitter: @fsabovic

Dün Saraybosna’dan İstanbul’a döndüğümden bu yana, biriktirdiğim işler, gezdiğim yerler ve çektiğim fotoğrafları paylaşmaya nereden başlamam gerektiğini düşünüyorum. Sonunda karar verdim ve uzun süre sizleri ‘rahatsız edeceğimiz’ Bosna Hersek’e dair paylaşımları kronolojik olarak yapmayı uygun buldum. Bosna Hersek, tıpkı Hırvatistan (sadece diplomatik, hizmet ve hususi pasaport sahipleri), Sırbistan, Karadağ ve Kosova gibi Türkiye’den vize istemiyor.

ERKEN REZERVASYON ÖNEMLİ
Seyahatin ilk günü, Saraybosna’ya indiğim gibi Mostar’a geçme kararı aldım. Bunun ana sebebi, ertesi 2 günü FK Sarajevo-Lech Poznan maçı nedeniyle Saraybosna’da geçirecek olmamdı. Benim planım, FK Sarajevo Kulübü’nün daveti nedeniyle geç netleşti. Ancak size tavsiyem, booking.com’dan erken otel rezervasyon yapmanız. Bunun nedeni ücretlerde yaşanan farklılıklar… Erken hareket eden, her seyahatte olduğu gibi büyük kâr yapar. Paranızı Türkiye’de Euro’ya, havalimanında Bosna Hersek ‘Değiştirilebilir Markı’na çevirmeniz sizi çok zarara sokmuyor. Merkezdeki Ziraat Bankası şubelerinden de TL’den KM’ye (Convertible Marka) çevirebilirsiniz. 1 Euro = 1.95 KM olarak işliyor sistem. Yani aşağı yukarı; 3 TL = 1.95 KM.

ŞEHRİ KURTARAN HAVALİMANI
Saraybosna’ya, uçak ve otobüsle gitme seçeneklerine sahibiz. Ben Türk Hava Yolları ile 1 saat 50 dakika süren bir uçuş sonrası ulaştım bu güzel kente… Saraybosna, gökyüzünden koca ve yeşil bir çiçek demetindeki bembeyaz bir papatya gibi selamlıyor sizi… (Yazının başındaki fotoğraf, Saraybosna’ya yaklaşırken çektiğim bir kare. Şehrin genel görüntüsünü ileride paylaşacağım.) Savaşta Birleşmiş Milletler askerlerinin insanı yardımları kente ilettiği havalimanı, Boşnakların Sırp kuşatmasını aşmasını sağlayan Yaşam Tüneli’nin üstünde bulunuyor. Tünel, büyük emeklerle havalimanı altından geçirilip Dobrinja ile Butmir semtlerini birbirine bağlıyor. Savaşta Çetnikler ve Boşnakların çatışmasının en sert yaşandığı bölge de havalimanı ve çevresiydi. Bölgenin bir tarafı Çetnikler, diğer kısmı Boşnaklara aitti… Çatışmaların izi havalimanı binasından silinmiş, ancak uçaktan inip taksiyle şehir merkezine geçince (Yaklaşık 5 Euro’ya) o soğuk rüzgar vuruyor yüzünüze…

TERMİNALDEKİ KURŞUN İZLERİ
Mostar’a geçmek için gittiğim Saraybosna otobüs terminalinin binasında, Bosna Savaşı’ndan kalma kurşun ve bomba izleri gözüme çarptı. Mostar yolunun 2.5 saat sürdüğünü önceden bildiğim için hemen terminal binasına gidip, otobüs saatlerine göz atmaya karar verdim. Neredeyse saat başı Saraybosna ile Mostar arası otobüs seferleri var. Hemen 20 Mark (10 Euro) karşılığı bileti alıp otobüse gittim. Bilette numara yazmadığı için canımın istediği yere oturdum, tabii ki cam kenarına! Eski model otobüsler, size ultra seviyede nostaljik bir Yugoslavya havası yaşatıyor. Radyodan çalan Balkan şarkıları, insanı Saraybosna şehrinin manzarasında hem hüzünlendiriyor, hem de keyiflendiriyor zaman zaman. Saraybosna içindeki bazı duraklarda otobüs durup yolcu alıyor. Ancak çok kalabalık olduğunu söyleyemem. Hepi topu ülke nüfusu 3 milyon 800 bin zaten. Ama insan İstanbul’dan gidince, aynen İstanbul’da olduğu gibi üzerine gökten bile insan yağacak zannediyor!

DÜNYANIN EN GÜZEL ROTALARINDAN BİRİ
Otobüs, Saraybosna merkezinden 15-20 dakika içerisinde çıktı. Sonra çoğu koltuğu boş olan otobüste siz ve güzel Bosna’nın doğası baş başasınız… “Huzur böyle bir şey olsa gerek” diyor insan o an. Eski model otobüste çalan Dino Merlin şarkıları eşlik ediyor köprüler, ağaçlar ve küçük nehirlerin dansına… Saraybosna’dan sırasıyla, İlidza, Pazariç, Şunji, Konjiç, Çelebiçi, Ribiçi, Jablanica, Potoci, Vrapçiçi kentlerini geçiyoruz. O esnada gökyüzü kararıyor. Bulutlardan yağmur damlıyor bir dönem kardeşin kardeşi vurup, kanıyla ıslattığı toprağa… İster istemez bir hüzün kaplıyor içinizi. Mostar’a 10 kilometre kala güneş yeniden gösteriyor kendini. Şehir ve Neretva Nehri sizi, baharı selamlayan bir çocuğun coşkusuyla bağrına basıyor Mostar’da…

İNSANI TUTUK, AMA KALBİ TEMİZ
Bosna’dan o kadar bahsetmişken ve bahsedecekken, insanına değinmemek olmaz. Havalimanında size müthiş bir güleryüz gösterilmesini bekliyorsanız, çok beklersiniz. “Dobar dan (İyi günler)” veya “Merhaba” demesem, bir Allah’ın kulu benim veya herhangi bir yolcunun orada olmasıyla ilgilenmiyor sanki. Bosna insanı sosyal açıdan hafif ‘tutuk’. Ama biriyle sohbete girip, “İstanbul’dan geliyorum” derseniz madalyonun öteki yüzünün size döndüğünü, 32 dişin suratınızda parladığını görebilirsiniz. Yardım isteyeni, bir kez bile geri çevirdiklerini görmedim. Her ne kadar şehir merkezine yürüyerek 10 dakika olan otobüs garındaki görevliler, İstanbul Otogarı’ndaki arkadaşlardan pek farklı davranmasa da, gidin Bosna’ya… Gezin Bosna’yı… Hayatınızda asla pişman olmayacağınız bir karar verdiğinizi göreceksiniz.

NOT: Mostar hikayeleri ve Saraybosna izlenimleri ile karşınızda olmaya devam edeceğiz. Aklınıza takılan soruları bize @tojetoturska twitter adresimiz ve tojetoblog@gmail.com adresinden sorabilirsiniz.

Kaynak :tojetoturska.blogspot.com.tr

 

Related Post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir