Yazan: Merve Cerlek
Twitter: @mervecerlek
Bir zamanlar var olan, artık sadece hepimizin özleminde ve hikayelerinde yer alan sosyalist düzen Tito’nun Yugoslavyası kadını nasıl görüyordu? Siyasi ve ideolojik olarak sosyalizmden kapitalizme geçiş; toplumda kadın algısını ve temsilini nasıl etkiledi? Kapitalizmle birlikte sansasyonel magazin ve kadın portrelerinin çoğalmasına bağlı olarak çıplak kadın vücudu Yugoslav medyasında yaygın bir hale geldi… Kadınların artık yeni bir rolü vardı; ‘seks sembolü’.
‘FEMİNİST SANATÇI’
Bu bağlamda Hırvatistan’da kendisini ilk ‘feminist sanatçı’ olarak lanse eden 40 yılını sanata adamış sanatçı Sanja Ivekovic’ten bahsetmek gerek. 1968-1971 yılları arasında Zagreb Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eğitimini tamamlayan Sanja Ivekovic, sanat kariyerine 1970’li yılların başında kadınların görünmez olan tarihsel sosyal yapısı gibi derin konuları irdelemek ve keşfetmek için kültürel estetiği manipüle ederek başlar. Çalışmalarının çoğunda kendi hayatını ve kadınların toplumdaki yerini baz alır.
Double Life (1975) çalışmasında, ithal magazin dergilerinde bulduğu reklamlarla kendi 66 fotoğrafını yan yana getirerek, tüketim toplumu ve güçlerinin kadın kimliği inşasında nasıl rol oynadıklarını pekiştirdi. Reklam kampanyaları ve medyada kadınların ‘seks sembolü’ olarak görülüp, kadın bedeninin kullanılarak aşağılanmasını eleştirdi.
Genç kızların cinsel bir obje olarak görülmesi özellikle moda endüstrisinde günümüzde dahi büyük bir sorun iken Ivekovic, 1976 senesinde Black File çalışmasında, medyanın genç kızları cinselleştirme çalışmalarını eleştirdi.
Modellerin görüntüleri köşe yazısındaki makalelerde ‘kayıp kişiler’ başlığında kayıp genç bir kızın bile erotik bir obje olarak manipüle edilip edilmediği sorusunu yakarıyordu. Make Up-Make Down (1978) video çalışmasında, makyaj ve kozmetik cerrahi ile ritüel çekicilik üzerine odaklandı. Videoda yüzü gözükmeyen, sadece ellerine vurgu yapılan kadının en son çıkan kozmetik ürünlerini denediğini görüyoruz.
TİTO’YU PROTESTO ETTİ
Sanat kariyerinin başında, Sosyalist Tito rejimine muhalif olan New Art Practice akımı ile yol alan Ivekovic, aynı zamanda Yugoslavya sanat tarihinde kendisini feminist sanatçı olarak tanımlayan ilk kadın sanatçılardan birisi… New Art Practice grubunda çok fazla erkek sanatçı yer almasına rağmen kadın sanatçı sayısı azdı. Bağımsız sosyalist bir düzen olan Yugoslavya’da ‘feminizm’ batının dayatması olarak görüldüğü için gruptaki erkekler feminizm kelimesini kullanmaktan ısrarla kaçındılar.
Kadının görmezden gelindiği ve cinsiyetten bahsedilmeyen böyle bir düzenden rahatsızlık duyan Ivekovic, Triangle adlı çalışmasında 10 Mayıs 1979 Zagreb’de Yugoslavya Devlet Başkanı Josip Broz Tito’nun konvoyunun geçişi sırasında balkonda otururken kitabını okuyup, viskisini yudumlayıp mastürbasyon eşliğinde bir güvenlik yetkilisi gelip kendisini ikaz edene kadar 18 dakikalık bir performans sergileyerek Tito’yu protesto ediyor. Fotoğraflar şu üçgene işaret ediyor; evinin balkonunda oturan sanatçı, çatıdaki askerin silüeti ve aşağıdaki kalabalık. Dört siyah beyaz fotoğraf ve bir açıklama metni olarak sergilenen Triangle, 1970’lerin en meydan okuyan sanat çalışması olarak geniş yankı buluyor.
‘KADINA ŞİDDET’E DİKKAT ÇEKTİ
Yugoslavya’nın dağılma süreciyle başlayan savaş ekonomiyi kötü yönde etkiledi, yoksulluk, işsizlik alkol ve madde bağımlılığı arttı. Bunun sonucunda 1992’den 2000’lere kadar kadına şiddetin ve kadın sığınma evlerinin arttığını gözlemleyen Sanja Ivekovic, Türkiye’de Mor Çatı olmak üzere Avrupa’daki farklı sığınma evlerinde şiddet mağduru kadınlarla bir araya gelerek Sunglasses çalışmasını ortaya koydu. Güneş gözlüğü reklamlarında yer alan güzel ve çekici top modellerin üzerine farklı kadınların isimlerini ve hayat hikayelerini yazarak ironi oluşturdu. Ivekovic’in bu eserdeki amacı, herkesin alışmış olduğu güzellik kaidelerine sahip modellerin yüzlerine bakan insanların alt metinde yer alan şiddet gören ‘sıradan’ kadınların hikayelerini okuduklarında insanlarda ‘bu işte bir gariplik var’ hissi uyandırmaktı.
Siyah güneş gözlüğü tercihiyle, tacize ve şiddete uğramış kadınların yara berelerini gizlemek için koyu renk güneş gözlüğü kullanmalarına gönderme yapıyor. Türkiye’de birkaç farklı dergiye haber olan sanatçının Sunglasses çalışması o dönemde İstanbul’un farklı bölgelerinde de poster olarak sergilendi.
HAMİLE GOLDEN LADY
2001 senesinde Sanja Ivekovic, Luksemburg’da savaştan kalma The Monument of Remembrance (Hatıra Anıtı) yaygın bilinen adıyla Gelle Fra-Golden Lady (Altın Kadın) heykelinin yakınına ‘Lady Rosa of Luxembourg’ heykelini yerleştirdi. Heykelin başlığı ünlü Alman Marksist teorisyen Roxa Luxemburg’a atıfta iken aslında Golden Lady’nin hamile bir kopyasıydı.
Ivekovic, bu çalışmasında toplum içinde kadının durumunu vurgulamayı amaçladı. Kadınların toplumdaki statüsü ve kadınlara atfedilen rol ve niteliklerle birlikte klişeleşmiş ‘bakire’, ‘hamile’ veya ‘fahişe’ şeklindeki etiketleri eleştirdi. Hamile Lady Rosa formu ile kadınların çocuk doğurma rolünün yanı sıra karşılaştıkları cinsel şiddete değindi.
TÜRKİYE-İSTANBUL BAĞLANTISI
Daha önceki senelerde Mor Çatı ile birlikte ortak bir çalışma yürüten Sanja Ivekovic’in Türkiye bağlantısı bununla sınırlı kalmayıp diğer sanatsal faaliyetlerle devam etti. 2009 senesinde 11.İstanbul Bienali Kapsamında gerçekleştirdiği Turkish Report 09 (Türkiye Raporu 09) adlı çalışması bulunuyor. Türkiye’de basında yer alan kadına şiddet ve kadın hakları üzerine yapılmış çalışma ve sivil toplum örgütlerinin raporlarının yer aldığı haberleri kırmızı renkli kağıtlara bastırıp, buruşturulmuş bir şekilde bienalın gerçekleştiği mekanın yerlerine atmış. Bu çalışmasında Ivekovic, Türk basınında yer alan kadın hakları, giderek endişe verici hale gelen kadın ve namus cinayetleri ile ilgili raporlara asıl üzerinde durması gereken yetkili kişi ve makamlar tarafından çöp muamelesi yapıldığını vurguluyor.
67 YAŞINDA, ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
Ivekovic, Avrupa ve Amerika’da bir sürü ödül almasına rağmen 2011’de The New York Times’a verdiği röportajında ‘sanat dahi işi değil, sadece birkaç insanın işbirliği yaparak yaptığı bir çalışma’ açıklamasıyla yaptığı işi minimalize edecek kadar da mütevazı. Röportajın devamında, “Bize yetenek verdiği için Tanrı’ya değil bizi destekleyen insanlara şükran duymalıyız” diyerek hayranlarına ve yol arkadaşlarına göz kırpıyor. Avrupa ve Kuzey Amerika’da uzun yıllar birçok sanatçıya ilham veren Sanja Ivekovic’in kışkırtıcı ve cüretkar çalışmalarının kendi ülkesinde takdir edilmesi maalesef uzun yıllar sürdü. Şu an 67 yaşında olan Sanja Ivekovic, feminist çalışmalarını halen sürdürmekte.
Kaynak : tojetoturska.blogspot.com.tr