Per. Kas 21st, 2024

Belgrad’dan sonra Saraybosna’ya geçiyoruz. Belgrad-Saraybosna arası 300 km. ama öyle kara vasıtasıyla gidiş kolay değil… Bosna-Hersek ve hususiyetle Bosna kısmı dağlık… Virajlar keskin… Dağ silsilesinden iniyor. Dağ silsilesine çıkıyorsunuz. 300 km. 3-3,5 saatte gideriz, diye düşünüyorsunuz. Otomobille giderseniz en az beş saatte, daha büyük vasıtayla gidersiniz 7-8 saatte menzile varıyorsunuz. Sırbistan’ı geçince yemyeşil dağlar arasından göz kararı 50-60’la, bazen 30-40’a düşerek, ilerliyorsunuz. “Göz kararı” dedim… 50-100 metre ötedeki virajı nasıl döneceğinizi kestiremiyorsunuz. Bir an karşınıza orta çizgiyi geçmiş bir araç çıkabilir, birden adrenaliniz yükselebilir ve siz direksiyon kırmak zorunda kalırsınız. Tabiî, o kıvrımlı yüksek dağlar arasında yolun iki şeritli olduğunu hatırlatayım.Üç kişiyiz… Benim pasaport gri… Hizmet pasaportu dedikleri. Gazeteci olarak Basın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nden, ne maksatla yurt dışına çıktığına dair yazı alıyorsunuz. O yazıyı Türkiye’den çıkmadan önce polise göstermeniz gerekiyor. Bunu beklemiyordum. Meğer yazının tarihine göre 15 gün içinde çıkılmalıymış. OHAL şartlarında işler zorlaşıyor. Öyle olduktan sonra normal pasaportumu uzatsam daha iyiydi, dedim ama bu pasaportun da ister istemez kolaylıkları oluyor.Vizesiz girilen Sırbistan’a geldiğinizde Sırp polisi, sizi kaçak veya ilticacı gibi görürse, geri gönderebiliyormuş. Türklerden döndürülenler olmuş. Saraybosna tarafına geçerken, bir tavır konabileceğini düşündük ama ne bu ülkeye girişte, ne geçişte, ne dönüşte, ne çıkışta ters bir durumla karşılaştık. Aksine Sırplar güler yüzlüydüler, yardımcı olmaya çalışıyorlardı.Sırbistan çoklukla düz, Bosna-Hersek çoklukla dağlık… Ve tamamen orman… Düşündüm… İnsanlar geçmişte, motorlu araçlar olmadan, yol olmadan nasıl bir yerden bir yere gidiyorlardı? Hatta o ormanların arasından nasıl yol bulabiliyorlardı? Ve Tüneller!… Tüneller!… Geçmişte tünel de yoktu! Osmanlı’nın fütuhatı öyle kolay olmamış. Hele Osmanlı ordusundan önce giren Alperenler! Nasıl bir inanç, nasıl bir azim! Havsalanız almıyor!Bosna-Hersek, eski Yugoslavya’da altı federe cumhuriyetten biriydi. Parçalanmayla birlikte, 1992-1995 savaşında çok insan hayatını yitirdi. ABD’nin öncülüğünde NATO’nun müdahalesiyle Dayton Antlaşması imzalandı ve savaş ancak bitirilebildi. Öyle ki, çok önce de yazdım, âdeta “İleride siz tekrar savaşın!” notu düşülmüş bir antlaşma… Bosna-Hersek şimdi bir federasyon… Devlet içinde devletler var.Bosna-Hersek’in yüzölçümü 51.197 km. kare.Ekim 2013’te yapılan nüfus sayımına göre; bu federasyonda 3 milyon 531 bin 159 kişi yaşıyor. Kadın nüfus erkek nüfustan fazla… Yüzde 50,94’ünü kadın, yüzde 49,06’sını erkek.Ülkede, Boşnaklar yüzde 50,11, Sırplar 30,78, Hırvatlar 15,43, kalanı diğer etnik gruplar… Halkın yüzde 50,7’sinin Müslüman, 30,75’inin Ortodoks, 15,19’unun ise Katolik olduğu bildirildi. Müslüman olanlar Boşnaklar, Ortodoks olanlar Sırplar, Katolik olanlar ise Hırvatlar… Geçen yıl yapılan sayım ise türlü sebeplerden açıklanmıyor.Saraybosna’ya, bir savaşın ortasında gittim, bir de savaştan hemen sonra… Bu üçüncü gidişim.Yazacak çok şey var.

Kaynak : Arslan TEKİN http://www.yenicaggazetesi.com.tr/bosna-hersekte-savas-bitti-mi-43783yy.htm

Related Post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir