Ben Bosna’yı ne kadar özlemişim meğer. Bir taraftan torun hevesi ve heyecanı ile dolarken, bir taraftan yıllarımı geçirdiğim bu kente yeniden görme ve havasını yeniden koklama heyecanını birden yaşıyorum.
Oğlumu çok özlemişim. Akıllı telefonlar nedeniyle attığı adımdan haberim oluyor, ancak onun kokusunu içime çekmenin getirdiği hazzı tabiî ki bana vermiyor. Oğluma sarıldığımda artık benim minik oğlum yerine, ben ufak tefek olduğum için galiba, bana devasa gelen oğlum artık beni sarıp sarmalıyor. Oğlum ilk defa baba olmanın heyecanı içinde. Onu o heyecan içinde izlemek bile beni mutluluğa boğuyor. Ve benim oğlum, büyümüş annesine “Harçlığın var mı?” diye sorduğunda gözlerimden yaşların akmasına nasıl engel olduğuma ben bile şaşırıyorum.
Bosna, bıraktığım gibi. İnsanları sıcak ve sevecen. Savaştan çıkmış bir milletin yaşama ve ulus olma çabaları, bağlılıklarını görebiliyorum. Hayattan keyif almaya çabalarını uzun yıllar yaşadıkları acılar ve savaşlara bağlıyorum. Burada herkesin yaşama karşı bir tutkusu var. Hayatı en güzel ve en keyifli haliyle bitirmeye çalışmalarını takdirle karşılıyorum.
Dün sabah gelin kızımı ziyaret ettikten sonra bebeğin bir iki gün içinde alınabileceğini öğrendim. Nasıl mutluyum anlatılamaz. Burada hastanelerde refakatçi diye bir sistem yok. Ziyaret edip çıkıyorsun. Çıktıktan sonra yapacak bir şey olmadığı için eski mekanlarıma geçtim.
Bir kafeye oturup kendime tadını hiçbir yerde bulamadığım kahvemi söyledim. Daha önce bahsetmiştim burada kahve içmek ayrı bir kültür. Özel sunumla yapılan ben kahvemi içerken hepimizin Cumhuriyet Bayramını kutluyorum.
Kaynak : https://www.ilerigazetem.com/bosna-dan-sevgilerle/33874/