Saraybosna Üniversitesi’nin ders programını namaz saatlerine göre ayarlama kararını değerlendiren Banja Luka Üniversitesi’nden Vlade Simovic, ülkenin laik yapısına aykırı olduğunu ifade ettiği kararın diğer devlet kurumlarını da etkileyebileceğini söyledi.
Saraybosna, 1990’lı yıllardaki savaşa kadar Avrupa’nın çok kültürlü başkentlerinin öne çıkanlarından biri olarak gösterilebilirdi. Uzun yıllar süren silahlı çatışma sonucu kentin etnik yapısı Müslümanlar lehine değişirken; kentteki camilerin ve Arap ülkeleri tarafından finanse edilen sivil toplum örgütlerinin sayısı arttı. Saraybosna Üniversitesi Senatosu ise geçen hafta yaptığı açıklamayla ders programı planlanlaması yapılırken namaz için zaman ayrılmasını öngören Üniversite Öğrencileri Parlamentosu tavsiyesinin kabul edildiğini duyurdu. Karara göre namaz nedeniyle cuma günleri ders ve sınav yapılmayacak.
Sırp Cumhuriyeti’nden siyaset uzmanı, Banja Luka Üniversitesi öğretim görevlisi Vlade Simovic, kararı Sputnik’e değerlendirdi. Üniversitenin aldığı kararı ‘geriye dönük uygar adım’ olarak nitelendiren ve Bosna’nın laik bir ülke olduğunu hatırlatan Simovic, “En üzücü nokta, bu tür tekliflerin gençlerden gelmesi, oysa onlardan laikliği savunmaları beklenirdi” dedi.
‘ÜLKEYİ KÖKTENDİNCİLİKTEN UZAKLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR KAYBEDİYOR’
Benzer dini uygulamaların gelecekte diğer devlet kurumlarına da sıçrayabileceği korkusunu dile getiren Sırp uzman, şöyle dövem etti:
“Her şey küçük uygulamalarla başlıyor. Bu karar korkutuyor. Şimdi bunu anlamayanlar uzun vadede bu sorunla karşılaşınca kavrayacaklar. Bu ülkeyi köktendincilikten uzaklaştırmaya çalışanlar kaybediyor. Bu sadece siyasi değil, toplumsal bir sorun ve korkarım bununla bitmeyecek”.
Bosna Savaşı’nın başta dini nitelik taşıdığını ve en büyük zararın dini tesislere verildiğini hatırlatan Simovic, “Din, ülkede yaşayan 3 halk arasında sınır oluşturuyor. Herhangi bir dini ögenin güçlendirilmesi çatışmayı daha da derinleştirir. Ciddi bir devlet üniversitesi içinde böyle bir teklifin nasıl doğduğu anlaşılır değil”.
‘ÜLKEDE HİÇBİR ZAMAN ETNİK OLARAK HOMOJEN ALANLAR YOKTU’
Diğer yaNdan Saraybosna Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zarije Seizovic ise Sputnik’in ‘Bu karar din devletinin kurulmasına yol açar mı?’ sorusuna şu yanıtını verdi:
“Senato’nun kararı, hukuki açıdan sözde din devleti için yapılan hazırlık olarak gösterilemez. Bu kararın hukuki bağlayıcılığı yok, sadece önerilen davranış modeli. Bu karar sadece Saraybosna kantonu için alındı. Kantonun arazisinde diğer mezheplerin temsilcileri de yaşıyor ve onların dini hakları ihlal edilmiyor. Bunun yanında, üniterist Bosna konsepti, diğer iki halkın ayrılıkçı eğilimlerine boyun eğdi ve sonuçta ülkenin ‘etnik dışlama’ ilkesine göre bölünmesine izin verdi. Oysa bu ilke, çok kültürlü ülke olarak Bosna Hersek’in tarihsel doğasına aykırı. Bu ülkede hiçbir zaman etnik olarak homojen alanlar yoktu.”
‘CUMA KARARI ANLAŞMAZLIKLARI DERİNLEŞTİRİYOR’
Savaştan sonraki son 20 yılda Sırp, Boşnak ve Hırvatlar arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini belirten uzman, bunun nedeninin siyasi temsilcilerin verdiği sorumsuzca kararlar olduğunu belirterek, “Bu anlamda, ‘cuma’ kararı da anlaşmazlıkları derinleştiriyor” dedi.
Bosna’da her bir vatandaşın istediği dini uygulama hakkına sahip olduğunu, bu tür tavsiyelerin gereksiz olduğunu ve toplumun bir kesimi rahatsız ettiğini kaydeden Seizovic, “Ama tavsiye kabul edildi, fakültelere dağıtılacak. Fakülteler de seçme hakkını kullanarak, tavsiyeyi uygulama veya uygulamama kararını alacak” diye konuştu.
Kaynak : tr.sputniknews.com